Türkiye’de Kaya ve Taş Düşmesi
Kaya düşmeleri, dik topoğrafyaya sahip alanların yüksek kotlarında yüzeylenen eklemli kaya ortamlarında, süreksizliklerin sınırlandırdığı kaya bloklarının serbest yüzeye doğru küçük hareketlerde duraylılığını yitirerek, kaynak bölgeden eğim aşağı oldukça hızlı olarak hareket ettiği bir tür yamaç duraysızlığıdır (Varnes, 1978; Hutchinson, 1988; Cruden ve Varnes, 1996).
Dağlık bir ülke olan Türkiye’nin ortalama yükseltisi 1.132m olup Avrupa’nın ortalama yükseltisinin 3,5 katına ulaşmakta, Asya’nın ortalama yükseltisini bile biraz aşmaktadır. Türkiye’de yükseltisi 1.000m’den fazla olan alanlar, (göller dışında) ülke yüzölçümünün %56‘sını oluşturmaktadır (BPD 1969’a atfen Uzunsoy ve Görcelioğlu 1985; Aydın,2006).
Taş ve kaya yuvarlanması çok ani gelişen tek bir olay olabileceği gibi ard arda da gelişebilmektedir. Taş ve kayalar genellikle 5-30 ms-1 (m/saniye) hızla ilerler ve yamaç eğiminin 30° ‘nin altına düşmesiyle dururlar (Perret ve ark.,2004; Aydın,2006).
Türkiye’de eğimi % 40‘ ın üzerinde bulunan alanlar yine ülke yüz ölçümünün % 45’ini oluşturmaktadır (DSİ 1970’e atfen Uzunsoy ve Görcelioğlu, 1985).
Jeolojik ve jeomorfolojik özellikler ele alındığında, ülkemizde başta Karadeniz bölgesi olmak üzere, Doğu Anadolu ve Orta Anadolu bölgeleri heyelanların sıkça geliştiği alanları kapsamaktadır. (Gökçe vd. 2008) tarafından yapılan afetlerin mekansal ve istatistiksel dağılımının incelendiği çalışmada, afet bilgi envanteri içinde Türkiye’de, son 50 yılda meydana gelen afetlerden, 2.956 tanesi de kaya düşmesi olarak kayıtlara geçmiştir.
Aşağıda illere göre kaya düşmesi olayı dağılımı yer almaktadır.
Genel olarak özetleyecek olursak Türkiye, kaya düşmesi ve taş düşmesi açısından ulaşım ağları ve yapılaşma alanları için oldukça fazla risk taşımaktadır.
Bu riskleri azaltacak ürünler ve uygulamalarla ilgili uzmanlık ve deneyimlerimizi sizinle daha sonra paylaşacağız bizi takip etmeye devam edin.